Forge of Olympus
Şimdi söyleyeceğim şey biraz sert gelebilir ama bazı oyunlar öyle usul usul değil, bam diye girer hayatına. Forge of Olympus da tam öyle işte. Ekranı açtığın an güm! Çekiç sesleri, lavlar, tanrısal güçler… Adeta Hephaestus’un ocağında dövülüyorsun.
Bu oyun klasik mitoloji temasını almış, üstüne Megaways sosu dökmüş. Sonra da Slotter üstünde pişirmiş. Ortaya çıkan şeyse adeta altın kıvamında. Spin attıkça ekran titriyor, semboller dans ediyor, arkadan tanrılar sana bakıyor sanki.
Çarpanlar desen her yerden fırlıyor. Özellikle bonus turları yok mu? Aman aman! Ekran bir anda parlıyor, her sembol bir define sandığı gibi değerli hale geliyor. Forge of Olympus, sabırlı olanı ödüllendiriyor ama bir patlattı mı… ohoo, ekrana alkış tutarsın.
Bu oyunun bonus sistemi biraz farklı. Çarpanları öyle önden serip sonra spin’e geçmiyor. Her şey spontane. Aniden geliyor, hazırlıksız yakalanıyorsun ama güzel yakalanıyorsun. Özellikle arka arkaya gelen zincirleme kazançlar… ah be dostum, o hissin tarifi yok!
Slotter’da oynamanın tadı da bir başka. Donma yok, kasma yok. Forge of Olympus zaten dinamik, Slotter’la birleşince iyice efsane olmuş. Mobilde de sorunsuz, gece oynarken o lavlar sanki avuç içinden akıyor gibi geliyor.
Slotter bu oyunu sunarken adeta Olimpos’un kapısını aralamış. Giriş arayüzü sade, oynanış net. Oyuna girmesi kolay, çıkması zor çünkü bağlanıyorsun. O tanrısal tema bir süre sonra içine işliyor.
Grafikler, sesler, akış… her şey seni Forge of Olympus’un ruhuna sokuyor. Özellikle kazandığında o titreşim hissi, işte o detaylar oyunu öne çıkarıyor. Slotter sayesinde Forge of Olympus sadece bir oyun değil, bir deneyim.
Forge of Olympus öyle bir oyun ki, seni zorlamadan içine çekiyor. Her spin bir kıvılcım, her çarpan bir yıldırım gibi düşüyor ekrana. Bazen kaybedersin, olur. Ama oynarken aldığın haz, o lavın sıcaklığı gibidir. İçini ısıtır.
Slotter’a gir, Forge of Olympus’la kendi zaferini döv. Çekiç senin elinde, şekil de senin şansında. Kazanmak güzel şey, ama tanrıların gücüyle kazanmak… işte o unutulmaz.
Şimdi itiraf edeyim, bazı oyunlar daha adını görür görmez damarına dokunur. The Conqueror... Yani "Fatih"!…
Şimdi dürüst olalım, bazı oyunlar daha başlığı okurken içine işler. Twilight Princess. Hani böyle karanlık…
Bazen diyorsun ki, “Biraz renk, biraz şeker, biraz da şans olsa fena mı olur?” Al…
Yani şimdi dürüst olalım, kışın ortasında, yorgan altından kafayı çıkarmaya korkarken bir bakmışsın Club Tropicana…
Sweet Bonanza Xmas adı bile kulağa şenlik getirmiyor mu? “Christmas modunda slot mu olur?” diye…
Big Bass Bonanza adı kulağa rahat geliyor değil mi? Balık oltası, göl kenarı, o huzur……